Asrı Saadet'te “Müslüman evi” deyince sokaklara arı uÄŸultusu gibi Kur'an seslerinin taÅŸtığı evler anlaşılırdı.. Bir Dar'ül Erkam vardı, eÄŸitim yurdu, sevgi ocağı ve ÅŸifa merkezi... Orada Kur'an'la ışıyan, Rasulullah'ın kalbinden beslenen bir kandil yanardı... İnsanlar Müslüman oldukça Dar’ül Erkam'daki ışığı evlerine taşırlar, bir kandil de orada yanmaya baÅŸlardı. Darül Erkam'da Kur'an talimi olur, bir Müslüman kiÅŸiliÄŸi inÅŸa edilirdi. Sevgi alış - veriÅŸi olur, bir Müslüman kardeÅŸliÄŸi doÄŸardı. Ve hem ödülleri hem de baskıları ile yıpratıcı olan Mekke ortamında bedeni ve yüreÄŸi yaralananlar için ÅŸifa dağıtılırdı. Netice: Sekinet... Rahmet... Melek kuÅŸatması... Ve Allah Teala'nın nezdinde anılmak...
De ki: “Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Ve gaybı bilmiyorum. Size, muhakkak ki ben bir meleğim demiyorum. Ancak bana vahyedilene tâbî olurum.†“Basiretle gören ve görmeyen bir olur mu, hâlâ tefekkür etmiyor musunuz?†de. (En'am 6-50)
Allah, sizden birinizin yaptığı iÅŸi, ameli ve görevi saÄŸlam ve iyi yapmasından hoÅŸnut olur. Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat, 1/275; Beyhakî, ï¬u’abü’l-ÃŽmân, 4/334.