Asrı Saadet'te “Müslüman evi” deyince sokaklara arı uğultusu gibi Kur'an seslerinin taştığı evler anlaşılırdı.. Bir Dar'ül Erkam vardı, eğitim yurdu, sevgi ocağı ve şifa merkezi... Orada Kur'an'la ışıyan, Rasulullah'ın kalbinden beslenen bir kandil yanardı... İnsanlar Müslüman oldukça Dar’ül Erkam'daki ışığı evlerine taşırlar, bir kandil de orada yanmaya başlardı. Darül Erkam'da Kur'an talimi olur, bir Müslüman kişiliği inşa edilirdi. Sevgi alış - verişi olur, bir Müslüman kardeşliği doğardı. Ve hem ödülleri hem de baskıları ile yıpratıcı olan Mekke ortamında bedeni ve yüreği yaralananlar için şifa dağıtılırdı. Netice: Sekinet... Rahmet... Melek kuşatması... Ve Allah Teala'nın nezdinde anılmak...
Hani İsrailoğullarından, "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, anneye-babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın, insanlara güzel söz söyleyin, namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin" diye misak almıştık. Sonra siz, pek azınız hariç, döndünüz ve (hâlâ) yüz çeviriyorsunuz. (Bakara 2/83)
Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. Buhârî, İlm, 12; Müslim, Cihâd, 6